Bir HES aşkıdır gidiyor Amacının elektrik olmadığı belli, Hes diye katledilen Ormanlar Belli!, Bir şekilde kaybolan ve ne olduğu açıklanamayan su belli, Bilemediğimiz çok şey var
YİNE, YENİ, YENİDEN
"Solaklı" dediğin ufacık bir çay
Zaten HES'ler ile olmuştu rüsvay
Ne bir balık yüzer, ne bir kurbağa
Kalmadı suyundan kendine bir pay
Nasıl deredir ki bitmiyor rantı
Çalışmaktan makineler usandı
Her gün bir yerine yara açmaktan
İnsan utanmadı; taşlar utandı
Tahir Bulut

Bir dere için 50km'lik "ufacık"sayılan boyuna rağmen birçok nehirden fazla su taşıdığını gözlerimle gördüğüm Solaklı Deresi üzerinde birçok HES yapıldığı yetmiyormuş gibi şimdi de HES yapılmayan yegane kısım olan 4km'lık Taşhan-Ballıca mevkii kanala alınıyor.
Neden mi? Of'ta derebeylikten kalma "eli satırlı kişiler ve siyasetin ürettiği "hatırlı kişiler" yüzünden.
Bu kişiler bir şekilde derenin kenarlarından kendilerine yer edindiler.
Edindikleri yerleri kendileri tahkimat ve beton bentler ile sağlama alacak değillerdi ya; bir proje üretip DSİ tarafından yapılmasını sağladılar.
Artık suyu kalmayan dereden ne için bu kadar korktuklarını da anlamış değilim.
Benim mahallem Fındıkoba halkının bu derenin civarında arazileri vardı mesela.
Eski tapuları vardı ve bu tapularda "dere civarı tarla" diye yazardı. Bu tarlalar dere taştığı zaman derenin malı olurdu, diğer zaman köylünün.
Konut veya başka bir şey yapmak için uygun değildi mesela.
Kadastro geldiğinde komşu köylere aynı anda gelmedi; ayrı ayrı tarihlerde geldi.
Mahallemize kadastro geldiğinde bu derslikleri önce yazdılar.
Sonra DSİ'den görüş alınıp "buralar dere yatağıdır" dendi.
Liderinin hışmına uğrayıp Yüce Divanlık olan malum Bakan(Bizim köyden geçerken bakmaz, Taşhan'a geldiğinde kendi beldesine "Bakan" olurdu.) Beldesinin gelişmesi için kurduğu bir vakıfa buraların bir kısmını mal etmek için bu yerleri "kamu malı" olarak yazdırttı kadastroya.
Bu "kamu malı" olarak yazılan yerleri önce bir iş adamına Mal Müdürlüğü biriminden satın aldırıp kurduğu vakfa bağışlamasını sağladı.
Oysa kendi beldesi bu dere yataklarına uzaktı.
Ne yaptı? Dere yataklarına arazisi olan bitişik köyü kendi belde belediyesine bağladı. Elbette işler karışıktı. Çünkü iş adamına aldırıp kurduğu vakfa bağışlatmasını temin ettiği yerde belediyesine kattığı köylülerin yeni geçen kadastroda (karmakarışık ve araştırılmadan) yazılmış tapulu araziler vardı.
İşte bu arazileri 18 uygulamasıyla parsel kaydırması yaparak bizim arazilerin üzerine attılar.
Oysa ki, bu araziler bize eski tapu ile kurt dedelerimizden kaldılar.
Bu kurt dedelerimiz kim mi? Tahir ile abisi Abdurrahman Sarıkamış'ta şehit olmuş. En küçük kardeşleri Ahmet 1909 senesinde şehit olmuş. Diğer kardeş Mehmet ise seferberlik ilan edildiğinde arazisinde çalışırken haberi alır almaz eşi ve kızlarıyla helalleşip aynı gün yola çıkmış, Bayburt'un Maden mevkisinde şehit olmuştur.
Bu ülke toprakları için toprağa düşen şehitler ne bilsin ki bir gün bir Bakan gelecek ve kafasında kurduğu idealleri(Taşhan yerleşkesini kendi beldesinin adıyla ilçe yapmak) gerçekleştirmek için nesillerine kalan toprakları bir şekilde ele geçirecek.
Bu Bakan bir şekilde liderinin hışmına uğradı; asıl ötede Allah'ın hışmına uğradığında iş işten geçmiş olacak.
HES'ler yapıldığında İstanbul'da idim ve çalışıyordum. Durumun vahametinden haberim yoktu.!
Geldiğimde durumu gördüm ve aşağıdaki şiir ile yazıyı kaleme aldım.
Birkaç kez yayınlamıştım; şimdi de vakti geldi sanırım.
Demem o ki; herkes elinde bulundurduğu yetkiyi ve fırsatı sonuna kadar kullanıyor.
Mesela bir siyasi partinin ilçe Başkanı; duvarmış, orman yoluymuş, bu yolun ve diğer yollarının betonlarıymış. Sağolsun hepsini halletti.
Yaylalarda hayvancılıkla iştigal eden veya yaylaları seven kişilerin yayla evleri yasa gereği devlet eliyle yıkılırken bu dokunulmaz kişiler en âlasından yayla evlerini kondurmuşlar ihtişamla.
İşte daha önce birkaç kez yayınladığım şiir ve yazı:
SOLAKLI DERESİNİN SONU (Allah rahmet eylesin)
Yine bir gerdanlığı kurban eyledik HES'e
Hani o neslimize kök salacak Solaklı
Gülün,çalın,oynayın;tokmağı vurup kös'e
Milyon yıllık yaşamın son bulacak Solaklı
***
Seni de mi aldılar ''hırs'' denilen yarışa
Değerin pula döndü,boyun'sa bir karışa
Demek buymuş ederin; satıldın üç kuruşa
Der miydin ''güzelliğim yok olacak'' Solaklı
***
Kendini 'deha' gören ey akıl çalıkları
Nerede kırmızı pullu o alabalıkları
'Bir bu dünya var' sanan Allah'ın alıkları
Ukba'da hepinizden hak alacak Solaklı
***
İlk senden öğrenirdik yaylanın dokusunu
Küstürdün çiçekleri,vermiyor kokusunu
Şimdi kim söyleyecek dağların türküsünü
O eşsiz rayihayı kim salacak Solaklı
***
Göllerinde yüzerdik,iki adam boyunda
Ay,her gece inerek yıkanırdı suyunda
kalmamış kıvrımların;hırçın akan huyun da
Kim var ki,gecelere ak çalacak Solaklı
***
Pür-nur akan suların vurmuyor taştan taşa
Çamur ve lağımlarla kirlendin baştan başa
Gel Tahir,buralarda yaşa daaa;nasıl yaşa
Güzelliğin yadımda sağ kalacak solaklı
***
Sesin ninni olurdu kundaktaki bebeye
Artık seyretmek hayal,çıkarak en tepeye
Ey melek ! Davacıyım ! Bunu kaydet tapeye
Bu dâva kıyamette görülecek Solaklı
***
Tahir BULUT

Deniz kıyısında şirin bir kasaba olan, Of'un içinden denize dökülen Solaklı Deresi; Çaykara'dan yukarı çıkarak yüreği gibi çatallaşır.
Bir ucu Uzungöl istikametinden Kaçkarların uzantısı Kırklar dağının kuytularına,bir ucu Soğanlı dağının soğuk sularına erişir.
Geçtiği yerlere her türlü nimeti,bolluğu,bereketi cömertçe savuran bu dere aynı zamanda binlerce flora türü ve zengin bitki örtüsünün de can suyudur.
Sularında nev-i zatına münhasır alabalıklar,''bıyıklı,mustaka''dediğimiz balık türleri ve sazan çeşitleri barındırır.
Vadinin gelmiş geçmiş bütün gençleri yüzmeyi hırçın sularında,kaya koltuklarında oluşan göllerinde öğrenmiştir.
Sahile yakın köylerinde oturanlar baharın taşkın sel sularıyla getirdiği odunları toplayıp yakacak ihtiyacını karşılamışlardır yıllar yılı.
Zamanın mahcup delikanlıları geceleri 'şeytan aldatması'na uğradıklarında; o zamanın evlerinde şimdiki gibi banyo ortamı olmadığından gusl abdestini bu derede aldılar yıllar yılı.
Yukarıda sadece küçük bir kesitini verdiğim olgular şimdilerde Dİ'li geçmiş zaman oldu,zamanla MİŞ'li geçmiş zaman olacak...
Peki bu durumun sorumlusu kim?
Elbette ki biz yöre sakinleriyiz;o kadar sakiniz ki kafamıza pisleseler sesimiz çıkmaz !
Çıksa bile örgütlenemeyiz;fevri yaparız feveranı !
Fırtına deresi Solaklı'dan daha mı çok flora zenginliğine sahip?
Hayır,daha güçlü siyasetçileri ve daha örgütlü halkı var,bu yüzdendir ki,o halk 'HES'leri sokmamıştır vadilerine !!
Ne olmuş peki,ülke enerjisiz mi kalmıştır?
Ülke ekonomisine,enerji zenginliğine fazlaca katkısı olmayan fakat tahribatı çok büyük olan bu eylemin sorumlusu olarak tamamen siyasetçileri görüyorum ayrım yapmadan.
Buradan sadece beş-on iş adamı kârlı çıkmıştır,o da sadece bu yalancı dünyada...
Sizleri bilemem lakin bu duruma sebep olanlara ben şahsım olarak hakkımı helal etmiyorum ki,yeryüzünde şahsıma zarar vermiş veya hakkım tarafına geçmiş bütün insanlara hakkım helaldır.
Saygılarımla...
Tahir Bulut
Foto: Mehmet Bacan Mehmet Bacan
YORUMLAR:
Ahmet Temel Bulut Yazı her duyarlı insana hitap eden bir yazı; okuyun zarar etmezsiniz.
Selahattin Bayram Yüreğine ve kalemine sağlık dostum.Bu vebali kaldıracak babayiğit anasından doğmadı doğmayacakta Ancak,yetkiyi fırsat bilerek bunu yapanlar kul hakkı yiyen (kaba tabirle)
hırsızlardır.Hamal urganının hesabını veremedi bakalım onlar nasıl verecek.
Ben de hakkımı helal etmiyorum.
Can suyumu kestikleri için.
Ahmet Doğanay
Harika özetlemişsin Tahir bey keşke bu yazıyı ve şiirleri herkesin okuma imkanı olsaydı ben iletebildiğim kadar kişilere ileteceğim
Sennur Birinci
Gerçekten profosyonelce araştırılmış incelenmiş olan biten açık bir dille yazılıp gösterilmiş şiirle de imzalanmış yüreğinize kaleminize sağlık yapılanlar içler acısı lakin karadeniz halkı dilini yutmuş gibi davranıyor hiç bir çare üretilmemenin çaresizliğini yaşıyoruz
Ozy Sarı
Abim her satırı bir isyan her cümlesi kahretti beni!
Nasıl bir ketenpereye geldik anlamıyorum!!!
Memleketin sığırı, böceği, ağacı cimeni, çoluğu çocuğu, dini imanı yağma altında
Senol Koroglu
Heslere karşı değilim ama solaklı ya yapılan tam bir tecavüz dur yaşam hakkı elinden alınmak tir ilkellikdir doğa katliamıdır hainligin dik â lasidir
İhsan Saral
Millete para yok hatta yardım kampanyaları düzenle ama söz konusu rant oldu mu, birilerine para kazandırmak oldu mu da git ülkeyi borçlandır dere kenarlarına duvarlar yap. Bunun adı tuzun kokmasıdır.
TC Dinçer Saral
Yazı için teşekkürler, lakin bu hesler yapıldıktan sonra 3 seçim geçti. Belde belediyeleri kapandı. Hizmet milletin ayağına gideceğine, millet hizmetin ayağına gitti. Solaklı boğazı mevcut iktidara %80'ler düzeyinde oy verdi. Bu milleti uyandırmak için ne yapmak lazım bilmiyorum ama bu millet bunlara müstehak. Karşı görüş bildiremiyor anladıkta, elinden ekmeği, emeği alınırken niye karşı gelmiyor veya karşı gelenlere de terörist veya vatan haini yaftasıni yapıştırıyor. Bu heslerin Solaklı vadisine maddi getirisini neden hesaplayamıyor. Ne ekersen onu biçersin. Bugün seçim olsa yine onlara oy verir bizim milletimiz. Bizde sen ben veya bizim gibi düşünenler yazdığımızla veya konuştuğumuzla kalırız. Ama yine de bu yazı bir yerlere hitap etmiştir. Eline emeğine sağlık Muhtarım.
TC Mustafa
Akyüz Çocukluğumdan bilirim her yaz okullar tatil olduğunda köye gider sonra bir zaman da yaylada kalırdık. Top oynardık sonra derede yüzerdik. Eski Çaykara yolunun traflarını döve döve coşkun akan bazı yerlerde derinliği üç metreyi bulan, fındık dallarının üzerinden atlayarak serinlediğimiz o muhteşem dere içler acısı durumda. Sadece üç kuruşluk dünya malı için doğayı, deremizi, balıklarımızı katleden bu cani ruhlu hainler kimbilir daha bilmediğimiz neler yapmışlardır. Vampir kelebeklerin sebzelere meyvelere yaptığı inanılmaz tahribatın bir sebebi kurutulan derede artık Yusufçuk böceğinin üreyememesi. Zaman gelecek bütün bunlara göz yuman herkes aç ve susuz kalacak. Allah bu yapılan hainlikleri affetmez.
Faik Sarıalioğlu
Yazmakla biter mi dertler ozanım. Derebaşı- Solaklı Platformu dedik 6 ay uğraştık. Zengini ve sözümona okumuşunda ulaşamadık. Orada yaşayanlarca ard niyetli- beklentisi olan adam olarak adlandırıldık. Köyümüzün makus talihini değiştirelim dedik. Kadın bir muhtar seçelim, değişime oradan başlayalım dedik, bize “dışarıdan gazel okuyanlar” damgası vurdular.
Solaklı’nın Ölümü şiirin ilk okuduğum şiirinde. Yaramı kanatmıştı. Pek çok kez senin bildiğin ve bilmediğin ortamlarda yayınladım.
Ahmet Temel Bulut
Faik Sarıalioğlu eyvallah sağolasın kıymetli hocam; yazı ekleyerek yeniden yayınladım acıklı bir fotoğrafla.
Okursanız sevinirim. Hürmetlerimle.
Ben vurdum kendimi yaylalara; 2 haftadır yaylalardayım. Dün gece sisli bir havada sizin yaylanın üzerinden geçtim.
Asaf Karadeniz
Karadeniz bu durumdan çok nasiplendi kapitalizme uşaklık edenler yüzünden.Ne acıdır ki gören gözler varken herkes kağıt üzerinde kurtarma operasyonunda olurlar.Velhasılı kelam abi benim hakkım da helal değil.Zehir zemberek olsun içtikleri.Vesselam.Saygımla abi.
Suat Çiçek
Hocam hesler biryandan beton santiralleri bir yandan sadece bizim köyün suyu yomraya inmiyor birak diğer köyleri bu hesler suyu buharlaştiriyormu?
Hızır Bilici
Oldukça uzun bir yazı iki şiir, ve bir derenin hazin hikayesi...
Daha önce Mehmet Bacan ın sayfasında gördüğüm bu resim kabus gibi gelmişti bana tekrar görünce içim acıdı...
Solaklının gürül gürül akan hayâli kalacak akıllarda, son hali canımızı yakarken.!
Duyarlı yüreğine saygılar hocam.
Sevgilerimle...
Tahsin Bulut
Üstadım yüreğine, zihnine, kalemine sağlık.
Yazında çok kıymetli tespitler yapmışsın.
Örgütlü olmayan toplumlar, hak arayamazlar, ekmekleri ellerinden alındığında bile ses çıkaramazlar.
Çünkü bu insanların din ile Allah ile aldatılması çok kolaydır.
İtaat ederek rahat edeceğini zannedenler, tarihin sefil sayfalarında hatırlanırlar.
Örgütlü mücadele olmayınca, bireysel mücadeleler de yetersiz kalır.
Yine de gür sesinizden, veciz ifadelerinizden, derinlikli tahlilinizden ötürü kutluyorum sizi.
Nebahat Ulker
????????????????Yeşilin envai tonuyla bezenmiş fevkalade temiz doğası ve havası ile mükemmel karadenizimiz ayder yaylası şimdilerde rantın kurbanı Yaylalıktan çıkmış her yer ticari işyeri olmuş resmen talan ediliyor Böyle güzel bir doğaya sahip çıkılması gerekirken tersinin yapılması üzücü... Türkiye rant üreten bir ülke ve rant peşinde koşan bir toplum çok acınası bi durum rant peşinde koşan ülkelerde beraberinde hırsızlık yolsuzluk ahlaksızlık yozlaşma monarşik otoraksi rejimlerde boyle yazık güzel ülkeme .Nasıl öfkelenmem düşündükçe Memleketimi, Çırpınıyor ayakları altında Bir Avuç Hergelenin..” Nazım Hikmet Ran bugünler için söylemiş gerçekten çok güzel bir dille ifade edilmiş ses olmuşsunuz.Allah tüm insanlara zihin açıklığı görebilme kabiliyeti versin diyorum iyi geceler diliyorum.
Mehmet Eşref Bulut
Dilsiz şeytanların katkısı siyasiler ve rantçılardan daha fazla!
Geçmişimiz ve geleceğimiz yok oluyor.
Sebep olan hepsini Allah'a havale ediyorum.
Ya cehennem olmasaydı!!!!
Yunus Nadi Nuhoglu
Hocam ağzına kalemine sağlık ne kadar yazarsanız yazın sokaklı daha geri gelmez Allah rahmet eylesin sebep olanları Allah’a havale ediyorum ben şoförlüğü o yollarda öğrendim 1959 senesinde Trabzon dan şine ğe kamyonla buğday daşırdım
Ali Rıza Öztürk Sn. Şairim;
Fırtına vadisi ile solaklı karşılaştırmandaki tespit çok doğru bir laf vardır “ attığın taş ürküttüğün kuşa değsin diye “ acaba bu hes lerden sağlanan elektriğe değdimi? Maalesef değmedi. Derenin canlı hayatını devam ettirmesi için bırakılması gereken % 10 can suyunun bırakılmadığı aşikar. Tahminen biz görmeyiz ama 40 ila50 sene sonra bu hes lerin içi dolunca kullanılamaz hale gelecek. O zamanda bu beton yığınlarının kaldırılması için bu bölgenin zenginlerinden fon oluşturmaları gündeme gelebilir.
Bu yazı toplam 48917 defa okundu.