Trabzonlu araştırmacı yazar Haşim Albayrak of hayrat bölgesini kaleme alarak gerçekleri gün yüzüne çıkardı.
Bu köy tarihi incelenmeye kalkılırsa bu tarihin Trabzon
tarihi içerisinde o tarihle aynı geçmişe sahip bir köy ya da bu geçmişe
sonradan katılan bir köy grubu olarak düşünülebilir.
Köyün adının Maki olması ve genel sözlüklerde Maki sözünün
küçük boylu, bodur ağaç grubu olarak görülmesi bu bölgede öncelikle coğrafi ad
olduğu izlenimi vermektedir. Ancak bölgede bodur ağaç grubu bulunmayışı, tam
tersine yüksek ve büyük ağaç grubu bulunması nedeniyle Latin kökenli bu
kelimenin köye ad olması ihtimalini sıfırlar.
Osmanlı kayıtlarında Maki köy adına rastlanmamaktadır. Ama
Maki’ye çok yakın ve bitişik olan Alano, Kus köylerine rastlanmakta ve bir
yerde Maki adı Of’a bağlı Yığa köyünün bir mahallesi olarak geçmektedir.
Osmanlının burayı aldığı ilk zamanlarda Alano, Yığa, İşkenaz,
Çufarukse,Vuzak,İsporyani, Mapsino, Oflare Paçan, Zisno, Nokano,Holo gibi büyük
köyler vardı ve diğer ismi geçen köyler de bunlara bağlı idi. Maki köyü de
bunlardan Yığa köyüne bağlı olduğuna göre ve bu köyden yukarıya günümüzde yayla
olarak değerlendirilen yerler o zaman köy olduğuna göre, demek ki yerleşim yeri
olarak Yığa’ya bağlı bir mahalle durumundaydı.
Tarihi kaynaklar incelendiğinde 1515 yılında Yığa köyü Maki
mahallesinde 58 Hristiyan hane vardı. Hiç Müslüman hane yoktu. 1554 yılındaki
Osmanlı vergi evrakları incelendiğinde Maki’de 61 Hristiyan, 7 Müslüman hane,
1583 yılındaki vergi evrakları incelendiğinde 100 Hristiyan hane 37 Müslüman
hane vergi vermiştir. Bu duruma göre buradaki Hristiyan nüfus arttığı gibi
Müslüman nüfusta artmaktadır.[1] Köy tabloları incelendiğinde 1583 yılı
itibarıyla Maki köyü, Of’un en büyük Hristiyan nüfusuna sahip köyüdür. Aynı
şekilde en çok Müslüman hane olan 5. köy durumundadır. Müslümanların Of’a
yerleşmeye başlamasıyla aşağı köylerden baskıya uğrayan Rum kökenli ailelerin
yukarı köylere doğru çıkıp yerleştikleri görülür.
Trabzon tarihi ile ilgili en eski kaynaklar Yunan
kaynaklarıdır. Bunlara göre Trabzon şehir olarak M.Ö. 765 yıllarında
kurulmuştur. Onların iddiası Trabzon şehri bir Yunan şehridir. Şehri Yunanistan’dan
Anadolu’nun Ege kıyılarına yerleşen ve burada yüzyıllarca yaşayan Miletliler
kurmuşlardır deniyor. Ancak burada bir parantez açıp >Miletliler kurdu ama
bu
Maki bölgesinde yerleşen topluluklara bakıldığında genel
tarih süreci içerisinde yukarıdaki görüş doğru olarak kabul edildiğinde
ilkçağda Yunanlı olmayan bir kavimle tarihine başlamıştır denilebilir. Tarih
çerçevesi içerisinde Pers uygarlığının 20. satraplığı oldu bu bölgede. İskit
(Saka) akınları ve bunların kalıntıları oldu bu bölgede. Pontus krallığına
bağlı çok kısa bir dönem geçirdi Trabzon. Ama bunu Of ve Maki’ye yansıması ne
derece önemli oldu belli değil. Bu bölge Pontus kralı Mihridat’ın peşinden
giden Roma ordularının geçtiği yer oldu. Roma ordularının deli bal ile
tanıştığı yer oldu.
Daha sonra genel bir Roma hâkimiyeti ve Bizans hâkimiyeti
oldu. Roma hâkimiyetinin sonuna doğru bölgedeki kavimlerin zorla
Hıristiyanlaşmasıyla Rumca konuşmaya başladıkları ve Hıristiyan kültürü altında
birleştikleri eridikleri görülür. Böylelikle ilk çağ kavimlerinin izleri
kalkmış ve yerine Roma izleri gelmiş olur.
Bizans devleti de Roma devletinin devamıdır. Ancak bu
dönemde batıdan çeşitli Türk boyları Hıristiyanlaştırılıp bu bölgeye yurt
verilmek suretiyle yerleştirilmiştir. Bunlar arasında Gagavuzlar, Peçenekler,
Kumanlar vardır. Böylelikle yeni ortaya çıkan Müslüman akınlarını Bizanslılar
aradaki savaşçı Türklerle tampon olarak gidereceklerdi. Ayrıca batı sınırlarına
zarar veren bu Türk boylarının kollarını böylelikle buradaki Rumlar arasında
eritmiş olacaklardı. Bilindiği gibi Bizans’ın Malazgirt Savaşı’nda yenilmesinin
nedenlerine en önemli nedenin kendi ordusundaki Hıristiyan Türklerin soydaşları
olan Müslüman Türkler tarafına geçmesiydi. Yüzyıllar boyunca Roma ve Bizans
döneminde bölgede Roma uygarlığı hüküm sürdü.
Bu uygarlık içerisinde Rumca ön plana çıktı. Bölgenin kıyı
şehirleri hariç, Yunan asıllı olmayan halkı Rumca ve Hıristiyan kültürü ile
yaşadı. Diğer benlikler ortadan kalktı. Geriye sadece Yunancada yeri olmayan
fakat bizim Türkçe olmadığı ve Türklerden önce buraları Roma yurdu olduğu ve
Rumca konuşulduğu için Rumca kelimeler denilen yer adları kaldı. Onların
kültürleri Roma kültürü içerisinde eridi.
Bunların üzerine 1204 yılında kurulan Trabzon Rum
İmparatorluğu geldi. Bu imparatorluk (imparatorluk adı sadece krallarının
imparator soyundan gelmesidir. Yoksa gerçekte ortada birçok milletten oluşan
büyük uygarlık yoktur. Sadece askerleri Gürcistan’dan gelen Türk kuman boyları,
yöneteni Bizans imparator soyundan gelen Komenoslar, yerleşik halkı Bizans’ın
devamı olan Roma halkı (İçerisinde Yunan, Türk, Ermeni, Gürcü, Laz gibi çeşitli
etnik topluluklar vardı) devam ediyordu. Bu imparatorluk çerçevesinde Doğu
Karadeniz bölgesine yaklaşık 50.000 civarında göçebe aile yerleştirildi. Bunlar
Doğu Karadeniz’in doğusunda yerleştiler.
Göçebe olduklarından bağımsız ve serbest yaşamaya alışmış
olduklarından dağlık arazide dağınık olarak yerleştiler ve hayvancılıklarına
devam ettiler. Bunların yaşadıkları yerlerde kışlak ve yaylak hayatı devam
ederken ortak dil Rumca oldu. İşte Maki bölgesi de bunlardan nasibini aldı.
Bunlar yeni yerleşik hayata geçtiklerinden ve yeni Hıristiyan olduklarından bu
dini en iyi şekilde uygulamaya başladılar. Makinin Yalavaslı köyünün manası
“peygamber” manasına gelen “yalvas, yalvac” sözünden gelir.
Bölgede yapılan ve günümüzde kalıntıları kalmayan
kiliselerin tarihleri çoğunlukla bu yüzyıla aittir. Yer isimlerinden Balaban
sözü tamamen Kumanlarla ilgilidir. Bunun gibi bu bölge kelimeleri iyice
incelendiğinde bu bölgeye 11. yüzyıldan sonra Kuman Türklerinin geldiği ve
bunların Hıristiyan oldukları görülür. Bu bölgeye geldikten sonra Rumca
konuşmaya başladıkları görülür. Bölgenin Müslüman Türkler eline geçmesinden
uzun bir süre bölgede Müslüman Türk ailesi olmaz, çok az olur.
Fatih’in Trabzon’u fethettiği 1461 yılından 64 yıl sonra
bölgeye (Maki’ye) ancak 7 Müslüman aile yerleşmiştir. 123 yıl sonra ise 37 aile
yerleşmiştir. 1554 yılından 1583 yılına kadar bölgedeki Hıristiyan nüfusun
artması bölgeye diğer köylerden de nüfusun geldiğini gösterir. Bölge 1583
yılında merkez durumundaydı. Üstelik Yığa köyüne bağlı kalabalık bir mahalle
durumundaydı. Bu konular ile ilgili ayrıntılı rakamlar Haşim Albayrak’ın Of ve
Çaykara adlı kitabı ile Doğu Karadeniz’de Etnik Yapılanmalar ve Pontus adlı
kaynak eserlerde bulunabilir.
Bölgenin nüfus yapılanması 1681’deki bölgeye yapılan Kazak
akınları ve dağlık bölge olmasının verdiği isyanlar dolayısı ile değişmeye
başlar. Bölge tamamen Türkleşir. Bu dönemde Anadolu ve Osmanlının değişik
bölgelerinden aileler gelerek yerleşmeye başlar. Maki bölgesi zamanla dağlık
olması, merkeze uzak kalması, özellikle 17. yüzyılda merkezin hakimiyetinin
kaybolması gibi nedenlerle eşkıya, ağa merkezi durumuna gelmesine neden olur.
18. yüzyılın başlarındaki eşkıya ve ağa hareketi 18. yüzyılın ortalarından
sonra çok önemli din adamlarının yetişmeye başlamasıyla değişir. Özellikle
Yalovaslı bölgesi bu konuda ileri gider. Çok önemli din adamları yetişir.
Burası bir merkez haline gelir.
Maki bölgesinden günümüze izleri kalan en önemli din
adamları arasında Makili Ali Efendi, Abdülhalim Efendi, Hacısarmusakoğlu
Muhammed Efendi gibi isimler sayılabilir. Bu isimleri artırmak çoktur. Bu konu
ile ilgili olarak Haşim Albayrak’ın Oflu Hoca İmajı Veren Din Adamları” adlı
eseri önemli bir kaynaktır.
Ünlü Of Direnişi zamanında Maki bölgesinin tüm erkekleri
milis kuvvetlerine katılmışlardı. Milis kuvvetlerinin o zamanki adı çete idi.
bölgedeki ağanın lider olduğu milis kuvvetleri Of Direnişinden en ön saflarda
yer almışlardır. Ancak savaşın gelişmesi sırasında Maki, Dereyurt ve Geçitli
köyleri savunma mevzileri dışında kaldığından buralarda kuvvet
bulundurulmamıştır.
Bu konu ile ilgili geniş bilgi ve savaşlara kimlerin
katıldığı, kimlerin şehir olduğu, kimlerin İstiklal Madalyası kazandığı ile
ilgili ayrıntılı bilgiler Haşim Albayrak’ın “1. Dünya Savaşında Doğu Karadeniz
Muharebesi ve Of Direnişi” adlı eserinde bulunabilir.
Ancak yine de bu savaşlara katılanlar arasında birkaç isim
vermek gerekirse Koskorlardan Rüstem (Kurt), Tailp Kurt, Halim Kurt (Bu iki
kardeş muhacirliğe çıktılar ve bir daha geri dönmediler) İmamoğlu Mehmet
(Atalay),Rüstem ve Battal, koçinoğlu Mehmet, Talip, Parhanzade İsmail,
Topaloğlu Muhammed Hanefi efendi, Hacı İlyas Kuş gibi isimler sayılabilir.
Bunlar arasındaki Topaloğlu Muhammed Hanefi, savaş
yıllarında öğrenci olduğundan askere alınmamış ancak gönüllü savaşa gitmiş ve
öğrenimi yüksek olduğundan kısa zamanda başçavuş olmuştu. Of Direnişinde
emrindeki 30- 40 civarındaki askerle Rusları Maki’ye sokmaz.
Amansız savaşlar
olur. 30- 40 kişi düzenli askere ne yapar. 500 asker gelir, 1000 asker gelir,
sonuçta bunlar birçok şehit vererek çekilirler. Bu şehitler arasında Makili
Hacı Hasanoğlu Mahmut Topaloğlu’da vardır. Köy bu savaş sonrası iki yıl boyunca
Rus işgali altında kalır. İki yıl sonra Rusların çekilmesiyle bölgeye
muhacirliğe çıkan Makililer tekrar gelirler ve İnşallah bir daha bırakmamak
üzere yerleşirler.
Bu yazı toplam 61080 defa okundu.