Biz sadece seyrettik. Baktık. Hem de şaşkın şaşkın baktık
• Özelleştirme adı altında ülkenin fabrikaları, sanayi kuruluşları, zenginlikleri, toprakları, kamu malları yabancılara "Adeta" peşkeş çekildi.
• Kuruluşların isimleri İngilizceye çevrildi.
• Kendi ülkemizde yabancı olduk, kiracı olduk, sürgün olduk…
• Devlet çarkı üretimle, sanayi ile, dışsatımla değil, satılan ülke malları ile döndürülmeye çalışıldı; Türkiye yağmalandı, talan edildi, bitiriliyor.
Biz sadece seyrettik. Baktık. Hem de şaşkın şaşkın baktık.

• Koca koca bakanlar hayali ihracat yaptılar.
• İhaleye fesat karıştırdılar.
• Ormanları yağmaladılar.
• Çoluğunu, çocuğunu, damadını, kızını kısrağını, yakınını uzağını, yedi göbek sülalesini zengin ettiler.
Biz sadece seyrettik. Baktık. Hem de aptal aptal baktık.

• Her gün onlarca kınalı yiğit PKK saldırısı ile can verirken, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” haykırışları ile sonsuzluğa uğurlanırken, bazı yetkililer bebek katilleri ile kapı arkalarında görüşmeler yapıyor, uzlaşma sağlamaya çalışıyorlardı.
• Ülkeyi parçalanmanın eşiğine getirmişlerdi.
Biz, sadece seyrettik. Baktık. Hem de sessiz sessiz baktık.

• Türkiye’nin en değerli köşe yazarları haksız ve hukuksuz, AKP baskısı ile sokağa atıldı.
• Zulme, yasa dışı uygulamalara, yağmaya, talana karşı çıkan, sesini yükselten televizyonlar, gazeteler nefessiz bırakıldı, soluğu kesildi.
Biz, sadece seyrettik. Baktık. Hem de sessiz sessiz baktık.

• Koca koca generaller, sendikacılar, yazarlar çizerler, parti başkanları, gazeteciler, bilim adamları enselerinden tutulup zindanlara atılırken, Meclis salonlarında bu uygulamalara Evet diyen Yüzlerce vekil Dokunulmazlık zırhı ile korunarak, Haklarındaki ithamlardan, suçlamalardan kurtulmak, AK'lanmak için hiç birşey yapmadılar.
Biz sadece seyrettik. Baktık. Hem de korka korka baktık.

Konfüçyus'a sorarlar:
Bir ülkeyi yönetmeye çalışsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?

Düşünür, şöyle yanıt verir:
Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım. Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceleri iyi anlatamaz; düşünceler iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa; kültür bozulur. Kültür bozulursa, adalet yanlış yöne sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen toplum, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki,
''HİÇBİR ŞEY DİL KADAR ÖNEMLİ DEĞİLDİR!''

BİZ KİMİZ

Geceleri, Namaz Kılmaktan Ayakları Şişen Peygamberin, Gündüzleri Uyumaktan Gözleri Şişen Ümmetiyiz...
Namazını asla kaçırmayan bir neslin, Dizileri kaçırmayan torunlarıyız.
Doğruluktan ayrılmayan bir ecdadın, Yalan-Dolanla yaşayan efradıyız biz.