HAŞİM ALBAYRAK'IN KALEMİNDEN OF HAYRAT BELGESELİ
29 Ağustos 2016 Pazartesi Saat 01:15
Trabzonlu araştırmacı yazar Haşim Albayrak of hayrat bölgesini kaleme alarak gercekleri gn yüzüne cıkardı. Bu köy tarihi incelenmeye kalkılırsa bu tarihin Trabzon tarihi içerisinde o tarihle aynı geçmişe sahip bir köy yada bu geçmişe sonradan katılan bir köy grubu olarak düşünülebilir. Köyün adının Maki olması ve genel sözlüklerde Maki sözünün küçük boylu, bodur ağaç grubu olarak görülmesi bu bölgede öncelikle coğrafi ad olduğu izlenimi vermektedir. Ancak bölgede bodur ağaç grubu bulunmayışı, tam tersine yüksek ve büyük ağaç grubu bulunması nedeniyle Latin kökenli bu kelimenin köye ad olması ihtimalini sırflar. Osmanlı kayıtlarında Maki köy adına rastlanmamaktadır. Ama Maki’ye çok yakın ve bitişik olan Alano, Kus köylerine rastlanmakta ve bir yerde Maki adı Of’a bağlı Yığa köyünün bir mahallesi olarak geçmektedir. Osmanlının burayı aldığı ilk zamanlarda Alano, Yığa, İşkenaz, Çufarukse,Vuzak,İsporyani, Mapsino, Oflare Paçan, Zisno, Nokano,Holo gibi büyük köyler vardı ve diğer ismi geçen köyler de bunlara bağlı idi. Maki köyü de bunlardan Yığa köyüne bağlı olduğuna göre ve bu köyden yukarıya günümüzde yayla olarak değerlendirilen yerler o zaman köy olduğuna göre, demek ki yerleşim yeri olarak Yığa’ya bağlı bir mahalle durumundaydı. Tarihi kaynaklar incelendiğinde 1515 yılında Yığa köyü Maki mahallesinde 58 hristiyan hane vardı. Hiç Müslüman hane yoktu. 1554 yılındaki Osmanlı vergi evrakları incelendiğinde Maki’de 61 hrıstiyan, 7 müslüman hane, 1583 yılındaki vergi evrakları incelendiğinde 100 hristiyan hane 37 müslüman hane vergi vermiştir. Bu duruma göre buradaki hristiyan nüfus arttığı gibi Müslüman nufüsta artmaktadır.[1] Köy tabloları incelendiğinde 1583 yılı itibarıyla Maki köyü, Of’un en büyük hristiyan nufüsüna sahip köyüdür. Aynı şekilde en çok Müslüman hane olan 5. köy durumundadır. Müslümanların Of’a yerleşmeye başlamasıyla aşağı köylerden baskıya uğrayan Rum kökenli ailelerin yukarı köylere doğru çıkıp yerleştikleri görülür. Trabzon tarihi ile ilgili en eski kaynaklar Yunan kaynaklarıdır. Bunlara göre Trabzon şehir olarak M.Ö. 765 yıllarında kurulmuştur. Onların iddiası Trabzon şehri bir Yunan şehridir. Şehri Yunanistandan Anadolu’nun Ege kıyılarına yerleşen ve burada yüzyıllarca yaşayan Miletliler kurmuşlardır deniyor. Ancak burada bir parantez açıp >Miletliler kurdu ama bu Maki bölgesinde yerleşen topluluklara bakıldığında genel tarih süreci içerisinde yukarıdaki görüş doğru olarak kabul edildiğinde ilkçağda Yunanlı olmayan bir kavimle tarihine başlamıştır denilebilir. Tarih çerçevesi içerisinde Pers uygarlığının 20. satraplığı oldu bu bölgede. İskit (Saka) akınları ve bunların kalıntıları oldu bu bölgede. Pontus krallığına bağlı çok kısa bir dönem geçirdi Trabzon. Ama bunu Of ve Maki’ye yansıması ne derece önemli oldu belli değil. Bu bölge Pontus kralı Mihridat’ın peşinden giden Roma ordularının geçtiği yer oldu. Roma ordularının deli bal ile tanıştığı yer oldu. Daha sonra genel bir Roma hâkimiyeti ve Bizans hâkimiyeti oldu. Roma hâkimiyetinin sonuna doğru bölgedeki kavimlerin zorla Hıristiyanlaşmasıyla Rumca konuşmaya başladıkları ve Hıristiyan kültürü altında birleştikleri eridikleri görülür. Böylelikle ilk çağ kavimlerinin izleri kalkmış ve yerine Roma izleri gelmiş olur. Bizans devleti de Roma devletinin devamıdır. Ancak bu dönemde batıdan çeşitli Türk boyları Hıristiyanlaştırılıp bu bölgeye yurt verilmek suretiyle yerleştirilmiştir. Bunlar arasında Gagavuzlar, Peçenekler, Kumanlar vardır. Böylelikle yeni ortaya çıkan Müslüman akınlarını Bizanslılar aradaki savaşçı Türklerle tampon olarak gidereceklerdi. Ayrıca batı sınırlarına zarar veren bu Türk boylarının kollarını böylelikle buradaki Rumlar arasında eritmiş olacaklardı. Bilindiği gibi Bizans’ın Malazgirt Savaşı’nda yenilmesinin nedenlerine en önemli nedenin kendi ordusundaki Hıristiyan Türklerin soydaşları olan Müslüman Türkler tarafına geçmesiydi. Yüzyıllar boyunca Roma ve Bizans döneminde bölgede Roma uygarlığı hüküm sürdü. Bu uygarlık içerisinde Rumca ön plana çıktı. Bölgenin kıyı şehirleri hariç, Yunan asıllı olmayan halkı Rumca ve Hıristiyan kültürü ile yaşadı. Diğer benlikler ortadan kalktı. Geriye sadece Yunancada yeri olmayan fakat bizim Türkçe olmadığı ve Türklerden önce buraları Roma yurdu olduğu ve Rumca konuşulduğu için Rumca kelimeler denilen yer adları kaldı. Onların kültürleri Roma kültürü içerisinde eridi. Bunların üzerine 1204 yılında kurulan Trabzon Rum İmparatorluğu geldi. Bu imparatorluk (imparatorluk adı sadece krallarının imparator soyundan gelmesidir. Yoksa gerçekte ortada birçok milletten oluşan büyük uygarlık yoktur. Sadece askerleri Gürcistan’dan gelen Türk kuman boyları, yöneteni Bizans imparator soyundan gelen Komenoslar, yerleşik halkı Bizans’ın devamı olan Roma halkı (İçerisinde Yunan, Türk, Ermeni, Gürcü, Laz gibi çeşitli etnik topluluklar vardı) devam ediyordu. Bu imparatorluk çerçevesinde Doğu Karadeniz bölgesine yaklaşık 50.000 civarında göçebe aile yerleştirildi. Bunlar Doğu Karadeniz’in doğusunda yerleştiler. Göçebe olduklarından bağımsız ve serbest yaşamaya alışmış olduklarından dağlık arazide dağınık olarak yerleştiler ve hayvancılıklarına devam ettiler. Bunların yaşadıkları yerlerde kışlak ve yaylak hayatı devam ederken ortak dil Rumca oldu. İşte Maki bölgesi de bunlardan nasibini aldı. Bunlar yeni yerleşik hayata geçtiklerinden ve yeni Hıristiyan olduklarından bu dini en iyi şekilde uygulamaya başladılar. Makinin Yalavaslı köyünün manası “peygamber” manasına gelen “yalvas, yalvac” sözünden gelir. Bölgede yapılan ve günümüzde kalıntıları kalmayan kiliselerin tarihleri çoğunlukla bu yüzyıla aittir. Yer isimlerinden Balaban sözü tamamen Kumanlarla ilgilidir. Bunun gibi bu bölge kelimeleri iyice incelendiğinde bu bölgeye 11. yüzyıldan sonra Kuman Türklerinin geldiği ve bunların Hıristiyan oldukları görülür. Bu bölgeye geldikten sonra Rumca konuşmaya başladıkları görülür. Bölgenin Müslüman Türkler eline geçmesinden uzun bir süre bölgede Müslüman Türk ailesi olmaz, çok az olur. Fatih’in Trabzon’u fethettiği 1461 yılından 64 yıl sonra bölgeye (Maki’ye) ancak 7 Müslüman aile yerleşmiştir. 123 yıl sonra ise 37 aile yerleşmiştir. 1554 yılından 1583 yılına kadar bölgedeki Hıristiyan nüfusun artması bölgeye diğer köylerden de nüfusun geldiğini gösterir. Bölge 1583 yılında merkez durumundaydı. Üstelik Yığa köyüne bağlı kalabalık bir mahalle durumundaydı. Bu konular ile ilgili ayrıntılı rakamlar Haşim Albayrak’ın Of ve Çaykara adlı kitabı ile Doğu Karadeniz’de Etnik Yapılanmalar ve Pontus adlı kaynak eserlerde bulunabilir. Bölgenin nüfus yapılanması 1681’deki bölgeye yapılan Kazak akınları ve dağlık bölge olmasının verdiği isyanlar dolayısı ile değişmeye başlar. Bölge tamamen Türkleşir. Bu dönemde Anadolu ve Osmanlının değişik bölgelerinden aileler gelerek yerleşmeye başlar. Maki bölgesi zamanla dağlık olması, merkeze uzak kalması, özellikle 17. yüzyılda merkezin hakimiyetinin kaybolması gibi nedenlerle eşkıya, ağa merkezi durumuna gelmesine neden olur. 18. yüzyılın başlarındaki eşkıya ve ağa hareketi 18. yüzyılın ortalarından sonra çok önemli din adamlarının yetişmeye başlamasıyla değişir. Özellikle Yalovaslı bölgesi bu konuda ileri gider. Çok önemli din adamları yetişir. Burası bir merkez haline gelir. Maki bölgesinden günümüze izleri kalan en önemli din adamları arasında Makili Ali Efendi, Abdülhalim Efendi, Hacısarmusakoğlu Muhammed Efendi gibi isimler sayılabilir. Bu isimleri artırmak çoktur. Bu konu ile ilgili olarak Haşim Albayrak’ın Oflu Hoca İmajı Veren Din Adamları” adlı eseri önemli bir kaynaktır. Ünlü Of Direnişi zamanında Maki bölgesinin tüm erkekleri milis kuvvetlerine katılmışlardı. Milis kuvvetlerinin o zamanki adı çete idi. bölgedeki ağanın lider olduğu milis kuvvetleri Of Direnişinden en ön saflarda yer almışlardır. Ancak savaşın gelişmesi sırasında Maki, Dereyurt ve Geçitli köyleri savunma mevzileri dışında kaldığından buralarda kuvvet bulundurulmamıştır. Bu konu ile ilgili geniş bilgi ve savaşlara kimlerin katıldığı, kimlerin şehir olduğu, kimlerin İstiklal Madalyası kazandığı ile ilgili ayrıntılı bilgiler Haşim Albayrak’ın “1. Dünya Savaşında Doğu Karadeniz Muharebesi ve Of Direnişi” adlı eserinde bulunabilir. Ancak yinede bu savaşlara katılanlar arasında birkaç isim vermek gerekirse Koskorlardan Rüstem (Kurt), Tailp Kurt, Halim Kurt (Bu iki kardeş muhacirliğe çıktılar ve bir daha geri dönmediler) İmamoğlu Mehmet (Atalay),Rüstem ve Battal, koçinoğlu Mehmet, Talip, Parhanzade İsmail, Topaloğlu Muhammed Hanefi efendi, Hacı İlyaz Kuş gibi isimler sayılabilir.bunlar arasındaki Topaloğlu Muhammed Hanefi, savaş yıllarında öğrenci olduğundan askere alınmamış ancak gönüllü savaşa gitmiş ve öğrenimi yüksek olduğundan kısa zamanda başçavuş olmuştu. Of Direnişinde emrindeki 30- 40 civarındaki askerle Rusları Maki’ye sokmaz. Amansız savaşlar olur. 30- 40 kişi düzenli askere ne yapar. 500 asker gelir, 1000 asker gelir, sonuçta bunlar bir çok şehit vererek çekilirler. Bu şehitler arasında Makili Hacı hasanoğlu Mahmut Topaloğlu’da vardır. Köy bu savaş sonrası iki yıl boyunca Rus işgali altında kalır. İki yıl sonra Rusların çekilmesiyle bölgeye muhacirliğe çıkan Makililer tekar gelirler ve İnşallah bir daha bırakmamak üzere yerleşirler. |